İmroz'a ilk çıkarmayı biz yapmıştık(51+9)1965
1 Müdür,51+9 da biz ve 2 hizmetli
İşte size İmroz Erkek Öğretmen Okulu tarihinin ilk oluşumu.1965 yılı Ekim ayı,İmroz’a gitmek,yatılı olarak öğretmen okuluna katılmak ve tabi okulun açılışını da yapmak için ,rüzgarlı ve soğuk bir günde Çanakkale’de toplandık.O gün gemi günü idi tabi.Büyük bir heyecan ve şevkle iskeleden İmroz için gemi bileti aldık.Akşam üzeri gemiye bindik ve hareket.Sevinçli ve heyecanlıyız,yeni bir yere ve okula yatılı gidiyoruz ve gemiyle.Bu arada geminin altını üstüne getiriyoruz.Bir saat kadar sora çevrede ışıklar belirdi,geldik diye hareketlendik ne gelmesi,gemi fırtına nedeni ile boğaz çıkışından geri dönmüş.Yine Çanakkale'deyiz anlayacağınız.Sabaha kadar gemide kalmamıza izin verdiler,paramızı istedik,vermediler.Sabah otellere dağıldık,yeni gemi üç gün sonra çünkü,mecbur bekleyeceğiz.Çanakkale’nin altını üstüne getirdik.İzmirli arkadaşların bazıları geri döndüler. Üçgün sonra yeniden bilet alıp yine bindik gemiye. Bu arada hepimizin paralar bitti tabi. Bekliyoruz ki gemi kalksın,gece yarısı oldu kımıldamadık,anons falanda yok.Meğer açık deniz fırtınalı diye hareket edemiyormuşuz,hayda.Aldı mı bizi bir telaş.Sabah ne yapacağız nereye gideceğiz,yeni bir üç günü nasıl geçireceğiz.Sabah oldu elde bavullar,iskelede kalakaldık.Bir araya toplanıp doğruca Çanakkale Öğretmen okulunun kapısına dayandık,aynen ilticacılar gibi.Bereket versin zamanın okul müdürü bize sahip çıktı.Çanakkale Öğretmen Okulu öğrencileri yemek yedikten sonra biz giriyoruz yemekhaneye karnımızı doyuruyoruz,akşam öğrenciler yattıktan sonra sınıfın birini bize veriyorlar,sıraları birleştirip bir battaniye alta,bir battaniye üste yatıyoruz.Üç gün de böyle geçti.Bu arada İzmirli bazı arkadaşlar,Gelibolu’ya gidip denizcilik müdürlüğüne perişanlığımızı anlatmışlar ki,gemi kaptanına,her halukar da adaya gidilmesi talimatı verilmiş.Yine gemiye bindik,hareket,hepimiz uçuyoruz bu sefer tamam,emir verildi ya.Boğaz geçişi sakin.fakat açık denize çıkar çıkmaz öyle bir fırtına,dalga anlatamam.Gemi bir sağa yatıyor,kalkıyor birde sola.Herkes perişan.Sonunda adaya ulaştık,gemi açıkta demirledi meğer yanaşacağı bir liman yokmuş,beşik gibi sallanıyoruz.Çıkış kapısı önüne toplandık,motorlar gelip bizi alacakmış ama ne gelen var ne giden.Kaptan devamlı düdük çalıyor,sonunda cesaretli bir motor geldi,tayfa elinde ipi gemiye atladı ki motor sanki geminin altında kayboldu kapkaranlık içinde.Motorun tayfası gemide mahsur kaldı,çaresiz tekrar aynı zorlukla Çanakkale’ye döndük.Bilet paramız yine yandı. Gene Çanakkale Öğretmen Okuluna sığındık Halimizi düşünün, ne banyo var, ne giyecek değişikliği, perişanlıktütüyor. Ertesi günü bazı arkadaşlar, Eceabata sefer yapan motorlarla anlaşmışlar adaya gitmek için. Çanakkale Öğretmen Okulu Müdürü bunu duymuş. Öğle yemeği sonrası bizi topladı, o motorların adaya gidemeyeceğini, bizim suyu bardakta gördüğümüzü (bu sözü hiç unutmadım ) denizi tanımadığımızı söyleyerek bizi vazgeçirdi. Sonraki gün aramızda bir hareketlilik başladı, adadan bir yük motoru gelmiş ona bineceğiz. Koştur motora, kalabalık ana baba günü, aileler, çocuklar. Bu motorun bu kadar kişiyi alamayacağını söylediler, kim dinler, bir kere kafaya koyduk adaya gitmeyi, ölmek var dönmek yok. Kimseyi indiremediler. Gümrükçüler görmesin diye, güvertedeki eşyaların arasına, brandaların altına sokulduk tembihlendik sakın çıkmayın yoksa izin vermezler diye.Nihayet motor hareket etti,kim dinler kafalar birer ikişer dışarı çıkmaya başladı taki bogazı çıkıncaya kadar.Çanakkale boğazı,abide bugün hala gözlerimin önünde o güzellikler.Boğazı çıkar çıkmaz dalgalar yine başladı,bu sefer kendi isteğimizle brandaların altına saklandık yarı ıslak. Ada göründü!!!!!! Merakla branda altından çıktık, uzakta karartı, yaklaştıkça gözümüzde büyüyor, ağzımız açık bakıyoruz.Hava kararmak üzere iken küçücük bir limancığa yanaştık.Toprağı öpen mi ararsın,dua edenimi.Nihayet adamıza kavuşmuştuk.Fakat heyhat ! geleceğimizden kimsenin haberi yok,bizi karşılayan da yok.Limandaki insanlar şaşkın.Oradaki bir kum kamyonuna bizi bindirdiler okula götürsün diye.Kamyon yerleşim yerine gelince durdu .İnin.Nereye.İşte okulunuz,buraya.O da ne bütün hayallerin yıkıldığı an.Küçücük tek katlı.küçük bahçeli bir bina.Haydi okula hücum.Okulda iki hizmetli ,onlarda şaşkın.Bizi içeri aldılar.Müdür beye haber verilmiş ki geldi.Bizi beklemiyorlar hiçbir hazırlık yok.Ekmek fırınını tarif ettiler,ekmek alın gelin bizde ,helva,zeytin,peynir verelim dendi.Hayatımın en tatlı akşam yemeğiydi.Bereket yatakhanemiz hazırdı.Nasıl ne zaman uyudum hatırlamıyorum,deliksiz olduğu kesin. Adaya, Okulumuza kavuşma maceramız kısaca böyle, sevgili arkadaşlarım. Daha sonra,o güzel adada geçen o güzel üç yılımın anılarını da sizlerle paylaşacağım.Selam ve sevgilerimle.
Halil AKMAN 1968