Ana Sayfa

Anasayfanız Yapın!  |   Favorilere Ekleyin!

   
   
  Giriş ve Kayıt Ol
Ana Menü
 Ana Sayfa

 Foto Galeri

 Ziyaretçi Defteri

 Anı Defteri

 Mezunlar

 Haber Başlıkları

 Site Üye Listesi

 Birikim Sandığı

Hatıralar Anasayfa
 
Hatıra adında ara  |   kategori adında ara
[ A |  B |  C |  D |  E |  F |  G |  H |  I |  J |  K |  L |  M |  N |  O |  P |  Q |  R |  S ]
[ Ş |  T |  U |  V |  W |  X |  Y |  Z |  1 |  2 |  3 |  4 |  5 |  6 |  7 |  8 |  9 |  0 ]


[ Hatıra Ekle ] [ Bütün Hatıralar ] [ Kategori Ekle ] [ Kategori Listesi ]


ADA YA İLK GİDİŞ

    Çanakkale'ye karayolu ile ilk ulaştığımda hem öğretmen okuluna başlamanın hem de ilk defa su üzerinde gidebilen bir araç ile yolculuğun nasıl bir şey  olduğunun merakı içerisindeydim. Kısa süre içerisinde bütün acemiliğimize rağmen diğer arkadaşlar ile buluştuk. Bize verilen bilgiye göre Cumartesi akşamı (Kış tarifesinde sadece bu gün ) Ada'ya gideceğimizi öğrendik ve Liman'da biraz heyecanlı biraz da huzursuz bir bekleyiş başladı. Zira Ada'ya ulaşımın pek de kolay olmadığı kulağımıza fısıldanmıştı. Gece yarısına doğru Ayvalık veya Gemlik vapuru ile yolculuğumuz başladı. Yaklaşık iki saat kadar bir süre sonra sonra vapur iskeleye yanaştığında anladık ki Çanakkale'ye geri dönmüşüz. Dediler ki açıklarda çok dalga var, bu şartlarda Ada'ya gitmemiz mümkün değil. Onunun için geri döndük. Bir dahaki vapur bir hafta sonra. Bizi aldı bir Telaş. Bir hafta nerde kalırız , ne içer ne yeriz.  Neyse topluca Çanakkale Öğretmen Okulu'na gittik. Başka sığınacağımız bir mekân yoktu. Geri evlerimize dönmeyi akıl edemedik. Sağ olsunlar Çanakkale Öğretmen Okulu yöneticileri bizi bir hafta misafir edeceklerini söylediler. Ama işin içinde yemek ve yatağın olmadığını daha sonra anladık. Bize tahsis edilen hatırladığım kadarı ile bir sınıf ve birer battaniye. Yanlışım varsa hatırlayan arkadaşlarım düzeltebilir. Otele giden arkadaşlarımız var mıydı bilmiyorum. Şahsen benim kaldığım yer (Şimdi Öğretmenevi) burasıydı. Hayatımda ilk tahtakurusu ile de bu "Sınıf Palas"ta tanıştım. Bu mahlûkun bana çektirdiği işkenceyi hiç unutmadım(Köyde doğup büyümeme ve birçok haşere ile tanışmama rağmen). Bir haftamız Öğretmen Okulu, liman, saat kulesi ve köşedeki kahvehanede geçti(İlk kahvehane kültürünü ve çay ile simidin dayanılamaz cazibesini bu sürede tattım.

       Nihayet bir hafta sonra yine bir Cumartesi gece yarısına doğru yola çıktık. Bu seferde yolcular hem daha kalabalık hem de yolcu profili daha fazlaydı . Çok geçmeden vapur hafiften sallanmaya ve giderek şiddetini artırmaya başladı. Hele açık denize çıktığımızda feryatlar maksimum  seviyeye çıkmıştı. Benim gibi ilk defa deniz yolculuğu yapan arkadaşlarım ve yeni askerler vardı ve biz ilk defa bu şekilde bir yolculuk yapıyorduk. Bildiğim bütün duaları araya nokta virgül koymadan okuyordum ama nafile. Ada’ya geldik bağırışları ile kendimize geldik ama biraz uzakta ışık kümesi vardı ancak biz hala suyun içinde sallanıyorduk. Derken pat pat sesleri duyulmaya başladı. Dediler ki motorlar geliyor bizi alıp karaya çıkaracak. Motorlar geldi gelmesine de bir bakıyorum karanlıklar içinde güvertenin altında, bir bakıyorsun yukarıda. Bize atlayın dediler ama ne mümkün. Karanlıkta dibi belli olmayan suya düşme korkusu çektiğimiz eziyetten bin beter. Biz dahil yolculardan hiçbiri vapurdan motora geçemedi. Hatta bize yardım için motordan vapura geçen bir denizci de tekrar motoruna dönemedi. Maalesef geri dönmek zorunda kaldık sabah tekrar bindiğimiz yerde Çanakkale’deydik. Çaylı simitli günler yeniden başlarken son harçlıklarda tükeniyordu. Neyse ki bir veya iki gün sonra müjdeli haber geldi, sizi motor ile göndereceğiz. Sessizce limana yakın bir yere götürdüler ve yine sessizce bir motora bindirip üzerimize brandayı çektiler. Meğer motor Ada'ya yük taşıyan meşhur Ali Dağlı'nın motoru imiş.(Ali Dağlı ve motoru bizler için çok önemlidir. Fırsat bulursam onu da yad etmek isterim.(Ancak saygıdeğer Hocamızın İmroz ile ilgili kitabının yeni ve genişletilmiş baskısı çıktı. Bu kitapta Hocamızın eşleri ve öğretmenimiz Sennur Hanımefendi'nin Ali Dağlı ve Ada' diğer renkli simaları ile ilgili çok güzel yazıları var.)) Birkaç saat sonra tamam deyip brandayı açtılar. Birde ne göreyim? Tam kenardayım ve elimi uzatsam suya değecek veya bana öyle geldi. Batıyor muyuz diye sağa sola baktım benden başka telaş eden yok. Varsa da sesi çıkmıyor. Anladım ki işler yolunda. Boğazdan yavaş yavaş çıktık ada göründü ama biz sanırım 6 veya 7 saat sonra Kaleköy'deki iskeleye ayak bastık. Sanki yıllarca vatanından ayrı kalmış ve tekrar kavuşmuş insanlar gibi birçoğumuz karaya ayak basar basmaz yere yatıp toprağı öptük. Bu Korkuyla ben başta olmak üzere bazı arkadaşlar sömestri tatilinde Ada'dan ayrılamadık. Adalı olmanın ne demek olduğunu da o zaman anladım.

                                Hasan Basri Şentürk(No:27,yıl 1965)



Eklenme: 28-11-2011
kategori: Okul
Yazan: senturk
Hit: 1149
[ Geri dön | Yorum Ekle | Bu hatirai arkadaşına gönder Sevdiklerinize gönderin | Yazdırılabilir sayfa Yazdırın ]


Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahip olup GNU/GPL lisansıdır.