Gökçeada Atatürk İlköğretmen Okulunda öğrenimlerini tamamlayan arkadaşlarımızın her günü ve her saati bir anı... Hepimizin anlatacak yüzlerce anısının var olduğunu düşünüyorum. Yıllar sonra unutamadığım bir anımı sizlerle paylaşıyorum:
Okulumuzda yılbaşı ve bayram gecelerini ailemizden ayrı geçirdiğimiz için kutlama geceleri, televizyon olmadığı günlerde tek eğlencemizdi. Okulumuzun mevcudu kalabalık olduğu icin sinema salonuna büyük sınıflardan başlayarak girer, sınıf sınıf yerleştirilirdik. İlk giren sınıflar şanslıydı. Salona sondan giren sınıflar programı ayakta, yanlardaki boşluklardan izlerdi.
Yine böyle bir eğlence gecemizde nöbetçi öğretmen büyük sınıflardan başlayarak yoklamasını aldığı sınıfları salona gönderiyordu. Sanırım 1973-1974 öğretim yılıydı. Sınıfımız tam merdivenin yanındaki sınıftı. Büyük sınıflarla bizde inmek istiyorduk. O sırada bağrışmalar oldu. Salona inen sınıflara bağırılıyordu. Nöbetçi öğretmeni görünce hemen sınıflara koştuk. Nöbetçi öğretmen ilk bizim sınıfa girdi. ''Hepinize bir tek sözüm var. Hepiniz ...... çocuğusunuz '' dedi. Dışarıya çıktı. Yoklama almak için tekrar geldi. Yoklamayı aldıktan sonra ''Salona inebilirsiniz'' dedi. Ankaralı arkadaşımız Mızrak Aşılıoğlu ''Biz az önce eğlencemizi aldık.Kimin ...... çocuğu olduğunu öğreneceğiz. Sizi şikâyet edeceğiz'' diye sınıfımız adına bizleri savundu. Ali İhsan Bey sinirlenerek çıktı. Hemen eğlence için okulda bulunan okul müdürümüze ‘’3-C sınıfı bana bağırdı görevimi engelledi ‘’diyerek şikâyet etmiş. Sabahleyin bizde sözlü olarak sınıfça şikayet ettik. Birkaç gün sonra akşam müzik salonunda topluca yazılı anlatımlarımızı aldılar. Daha sonraki günler tek tek sözlü anlatımlarımızı verdik. Zülfü Kurtay öğretmenimiz ''Yavrum benim'' diye başlayarak şaşırtıcı sorularla gerçek anlatımları aldı.
Sınıfça topluca okul müdürüne gittik. Bağıranlar biz değildik. Başka sınıflardı.Biz yoktuk deyince ''Mustafa Kazdağlı'yı kim tanımaz, sizin sınıf bağırmış '' dedi.
Sonucu dört gözle bekliyorduk. Sınıfın çoğu ceza almıştı. Uyarı-Kınama-Okuldan Uzaklaştırma. Benim gibi anlatımları çelişkili olanlar okuldan uzaklaştırma cezası almıştı. Kısa süreli cezalar için memlekete gidemezdik. Cezalarımızı çekmek için okulumuzdaki hizmetli görevinden ayrılarak gazete bayiliği ve otel işleten Recai Abi ‘ nin oteline uygun fiyatla yerleştik. Yemeklerimizi çaktırmadan okulda yiyorduk kalabalıktan fark edilmiyorduk. Akşama kadar kahvelerde oyalanıp, akşam otele dönüyorduk. Bazı arkadaşlar okulda yattıklarını söylüyordu. Cezalarımızı tamamlayarak okulumuza döndük. Kimlerin uzaklaştırma cezası aldığını hatırlamıyorum.
Öğrencilik yaşamımda aldığım ilk ve tek ceza olduğu için unutamıyorum.O günün anısına bir de fotoğraf çektirmiştik. Anıyı okuyan arkadaşlar hatırlayacaklardır. Ben bu cezayı hak etmiştim ama diğerlerini bilemem. Bazı arkadaşlarımın da bizim yüzümüzden ceza aldığını düşünüyorum. Selam ve Saygılarımla...
Şükrü Tekin 1975 Burdur/Yeşilova